Türkiye kalıcı kuraklığa sürükleniyor

İklim değişikliğine neden olan kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımında yaşanan artış küresel ortalama sıcaklıklarda yükselişe neden olurken bu durum aşırı hava olaylarını, sel felaketlerini ve kuraklığı beraberinde getiriyor. Küresel ısınma faktörüne bu yıl El Nino etkisinin eklenmesiyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşırı hava olayları meydana geldi.

Türkiye’de 2023 yaz mevsimi ortalama sıcaklığı, 1991-2020 yaz mevsimleri ortalaması olan 24 dereceyi 0,7 derece aşarak 24,7 derece ölçülürken, son 53 yılın en sıcak 7. yazı ve son 53 yılın en sıcak ikinci ağustos ayı yaşandı. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerine çıkması ve yeterli yağış miktarına ulaşılamaması ise mevcut kuraklık sorununu büyüttü.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgilere göre, 1 Ekim 2022-30 Eylül 2023 dönemini kapsayan 2023 su yılında yağış miktarı, 1991-2020 yılları baz alınarak hesaplanan ve normal değerler olarak belirlenen 573,4 milimetrenin yüzde 6 altına gerileyerek 540,4 milimetre ölçüldü.

YAĞIŞ MİKTARINDA EN ÇOK DÜŞÜŞ MARMARA’DA

Su yılı yağış miktarı normali 670 milimetre olan Marmara Bölgesi’nde 2023 yılında normaline göre yüzde 25 azalmayla 505,8 milimetre yağış kaydedildi. Su yılı yağış miktarı en çok azalan bölge Marmara Bölgesi oldu.

Marmara Bölgesi’nin ardından yağış miktarında en fazla düşüş Akdeniz Bölgesi’nde yaşandı. Normali 665,1 milimetre olan Akdeniz’deki yağış miktarı, 2023 su yılında yüzde 15 azalmayla 567 milimetreye geriledi.

Normali 533,9 milimetre olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağış miktarı yüzde 13 azalarak 465,9 milimetre, normali 604,77 milimetre olan Ege Bölgesi’nde yağış miktarı yüzde 4 düşüşle 578,3 milimetre olarak hesaplandı.

Doğu Anadolu Bölgesinde, 2023 su yılı yağış miktarı normali olan 537,3 milimetrenin yüzde 2,81 altında, 522,2 milimetre ölçülürken İç Anadolu Bölgesi’nde 2023 su yılı yağış miktarı 395 milimetreyle, normal seviye kabul edilen 402,2 milimetrenin yüzde 1,79 altında gerçekleşti.

2023 su yılı yağış miktarında, normaline göre artış kaydedilen tek bölge Karadeniz oldu. Normali 697 milimetre olan Karadeniz’de 2023 su yılı yağış miktarı, yüzde 6 artışla 741,9 milimetre olarak kayıtlara geçti.

“KURAKLIK, VÜCUDA YAYILAN BİR KANSER HÜCRESİ GİBİ”

Meteoroloji uzmanı Güven Özdemir, kuraklığı, belirti göstermeden yavaşça ilerleyip vücuda yayılan bir kanser hücresine benzeterek “Kuraklık, bir doğa felaketidir yani depremden daha tehlikelidir çünkü kalıcıdır. Deprem olur ama sonra yaralar sarılır, yine o yaşantıya devam edilebilir fakat kuraklık maalesef öyle değil. Ülkemizde olduğu gibi yağışlar azalmaya başladı. Arkasından hidrolojik kuraklık geliyor. Göllerimizdeki, nehirlerimizdeki ve barajlarımızdaki suyun ve yer altı sularının hızla azalması da üçüncü olarak tarımsal kuraklığı tetikliyor. Bu bir döngü, bu döngüyü değiştirmek lazım” dedi.

İklim değişikliği sonucu ortaya çıkan aşırı hava olayları dolayısıyla Türkiye’nin hemen her bölgesinde kuraklık etkilerinin hakim olduğunu vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:

“İstanbul haricinde diğer bölgelerde de susuzluk tehlikesi başladı. Sadece Karadeniz’in doğusu, Karadeniz’in kıyı bölgeleri, Marmara’nın Karadeniz’e kıyı bölgeleri kısmen susuzluk çekmiyor ama o bölgelerde de sera etkisi ve iklim değişikliğinden dolayı kuvvetli yağışlar, hortumlar, sel baskınları oluşabiliyor. Tabii ki bunlar da araziye ve o bölgeye zarar verebiliyor ama diğer bölgelere baktığınızda susuzluk had safhada. Türkiye’nin 4’te 3’ü kalıcı kuraklığa doğru gidiyor.”

“SU KITLIĞINA DOĞRU SÜRÜKLENİYORUZ”

Türkiye’deki tatlı suyun yüzde 70’inin tarımda, yüzde 20’sinin sanayide, geri kalan yüzde 10’luk kısmının da bireysel ihtiyaçlarda kullanıldığı bilgisini paylaşan Özdemir, kuraklıktan en fazla etkilenen tarım sektöründe tercih edilen vahşi sulamadan vazgeçilerek modern sulama sistemlerine geçilmesi tavsiyesinde bulundu.

2023 su yılı yağış döneminde yeterli yağışın düşmediği Türkiye’nin su kıtlığına doğru sürüklendiği değerlendirmesini yapan Özdemir, şunları söyledi:

“Su stresi çeken bir ülkeyiz ama yavaş yavaş su kıtlığına gidiyoruz. O yüzden muhakkak su yönetim sistemi ülkemize en iyi şekilde yerleştirilmeli, yeşil binalar oluşturulmalı. Her binanın mutlaka su deposu olması gerekiyor. Yani her evin yağmur sularını depolaması ve bir İstanbul barajı kadar su biriktirilmesi gerekiyor ki o barajlarımız bizlere yeterli gelsin. Çünkü İstanbul’a bir yılda verilen su miktarı 1 milyar 103 milyon metreküp halbuki barajlarımızın tam kapasitesi 868 milyon metreküp. Demek ki bir kısmını dışarıdan taşımak zorundayız. İstanbul’un nüfusu giderek artıyor, sonunu göremiyorsunuz.” (AA)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir